Haber Hatay

Yumurtalık Kanserinde Çığır Açan Keşif: HGSOC'un Kaynağı Belirlendi

Bilim insanları, en ölümcül yumurtalık kanseri türü yüksek dereceli seröz yumurtalık karsinomasının (HGSOC) kökenini tespit ederek, kanser araştırmalarında önemli bir adım attı.

Bilim dünyasında heyecan verici bir gelişme yaşandı. Araştırmacılar, en ölümcül yumurtalık kanseri türü olan yüksek dereceli seröz yumurtalık karsinomasının (HGSOC) kökenini keşfetti. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, yumurtalık kanseri kadınlarda en yaygın sekizinci kanser türü olarak kaydediliyor. Bu buluş, erken teşhis yöntemlerinin geliştirilmesi açısından büyük bir potansiyele sahip.

Fareler Üzerinde Yapılan Araştırma

Cornell Üniversitesi’nden patoloji profesörü Alexander Nikitin ve ekibi, HGSOC üzerine gerçekleştirdikleri son araştırmalarında fareleri inceledi. Araştırmada, yumurtalık kanserinin kök hücrelerden değil, pre-silli adı verilen geçiş hücrelerinden kaynaklandığını tespit ettiler. Farelerin oviduktlarındaki (uterus tüpleri) bu hücrelerin, genetik mutasyonlar sonucu kanser gelişimine yatkın hale geldiği belirlendi. Araştırmacılar, bu bulguların insanlarda da geçerli olması durumunda yumurtalık kanserinin çok daha erken teşhis edilebileceğini vurguluyor.

Fallop Tüplerinin Rolü

Geçmişte yapılan çalışmalarda, yumurtalık kanserinin kökeninin fallop tüplerinde bulunduğu öne sürülmüştü. Nikitin ve ekibi, fareler üzerinde yaptıkları incelemelerde, bu tüplerdeki hücrelerin HGSOC ile ilişkilendirilen iki genetik mutasyonu taşıdığını keşfetti. Bu durum, fallop tüplerindeki cilia adı verilen ince yapının oluşumunun, yumurtalık kanseri ile bağlantılı olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca, cilia oluşumundaki problemlerinin pankreas kanseri ile de ilişkilendirildiği biliniyor.

Yeni Teşhis ve Tedavi Yöntemleri

Bu bulgular, yumurtalık kanseri için yeni teşhis ve tedavi yolları açma potansiyeline sahip. Nikitin, "Sadece kanserin başladığı hücreleri bulmakla kalmadık, aynı zamanda yeni terapötik ve teşhis araçlarının geliştirilmesi için kullanılabilecek mekanizmalar keşfettik," şeklinde konuştu. Yumurtalık kanserinin en ölümcül türü HGSOC, genellikle belirti vermeden ilerliyor ve hastaların yaklaşık yüzde 80’i hastalık ileri evrede teşhis ediliyor. Bu durum, tedavi seçeneklerini sınırlıyor ve hastaların yaşam sürelerini kısaltıyor.

Gelecek Araştırmaların Önemi

Bu önemli keşif, yumurtalık kanseri tedavisinde yeni bir umut doğursa da, daha fazla araştırma yapılması gerektiğini ortaya koyuyor. Bilim insanları, diğer genetik mutasyonların pre-silli hücreleri üzerindeki etkilerini inceleyerek kanserin oluşum mekanizmalarını daha derinlemesine anlamayı hedefliyor. Nikitin ve ekibinin bu buluşu, yumurtalık kanseri ile mücadelede yeni bir dönemin başlangıcını işaret ediyor.

Sonuç olarak, bu keşif, yumurtalık kanseri ile mücadelede büyük bir adım olarak nitelendiriliyor ve erken teşhis için umut verici yeni yollar sunuyor.

Onurcan Kurtay
Onurcan Kurtay [email protected]
Yorum yapmak için tıklayınız 0
Yorum Yazın (Üye olmadan da yorum yazabilirsiniz)
Yorumlar