Deprem Travması Hala Sürüyor: İkinci Yıldönümünde Psikolojik Etkiler

6 Şubat 2023’te meydana gelen ve ülkemizi derinden sarsan depremlerin üzerinden iki yıl geçti. Ancak, felaketi doğrudan yaşayanlar için travmanın etkileri hala taze. Klinik Psikologlar Dilara Güvenç ve Selin Ateş, Porta sitesine yazdıkları yazıyla afetin yıldönümünde ortaya çıkabilecek psikolojik etkiler ve toplumsal dayanışmanın önemine dikkat çekti.

Travmanın Yıldönümü Etkisi

Uzmanlara göre, afetlerin yıldönümleri travmatik anıları yeniden canlandırabilir ve bireylerde korku, stres, üzüntü gibi duyguları tetikleyebilir. Depremzedeler, kaybettikleri yakınlarını, evlerini ve eski yaşamlarını anma ihtiyacı hissedebilir. Yapılan araştırmalar, acıyı paylaşmanın ve birlikte hatırlamanın iyileştirici etkisi olduğunu gösteriyor.

Depremi Hatırlamak ve Ortaya Çıkan Duygular

Yıldönümü yaklaşırken, deprem anındaki korku ve çaresizlik gibi duygular yeniden canlanabilir. Uyku problemleri, huzursuzluk, belirli kokular veya mekanlarla tetiklenen anılar sıkça görülebilir. Bu süreçte bireylerin duygularını ifade etmeleri ve toplumun dayanışma içinde olması büyük önem taşıyor.

Yeni “Normal” ve Psikososyal Destek

Depremin ikinci yılı, belirsizlik ve kayıpların oluşturduğu yeni bir hayat düzenine uyum sürecini de beraberinde getiriyor. Özellikle iş, güvenlik ve sosyal kimlik kayıpları, bireylerde geleceğe dair umutsuzluk yaratabiliyor. Ancak uzmanlar, toplumsal desteğin ve dayanışmanın iyileşme sürecinde kritik rol oynadığını belirtiyor.

Çocuklar İçin Travmayı Anlamak

Çocuklar, yaşlarına bağlı olarak depremin etkilerini zamanla daha farklı anlamlandırabiliyor. Uzmanlar, “Bize ne oldu?” sorusuna açık ve doğru yanıtlar verilmesinin önemini vurgularken, ebeveynlerin psikolojik sağlamlığının da çocuklar üzerinde doğrudan etkili olduğunu ifade ediyor.

İyileşerek Geleceği İnşa Etmek

Uzmanlar, yıl dönümlerinin yalnızca kayıpları anma değil, aynı zamanda geleceği inşa etmek için bir fırsat sunduğunu belirtiyor. Psikososyal destek çalışmaları ve anma etkinlikleri, bireylere yalnız olmadıklarını hissettirmeli ve umutlarını canlı tutmalarına yardımcı olmalıdır.

Toplumsal dayanışmanın, bireysel ve kolektif iyileşmenin en güçlü kaynağı olduğunu belirten uzmanlar, depremzedelerin kendilerini ifade edebileceği güvenli ortamların sağlanması gerektiğini vurguluyor.