Türkiye'de Kadın-Erkek Maaş Farkı: Eğitim ve Tecrübe Eşitsizliği
Türkiye’de kadınlar, eğitim seviyesi ve iş gücüne katılım gibi faktörlerle erkeklerden daha düşük maaşlar alıyor. Maaş eşitsizliğinin sebepleri ve çözüm önerileri ele alındı.
Türkiye’de kadınlar, eğitim seviyelerine ve çalışma sektörlerine göre erkeklerden daha düşük maaşlar alıyor. Yapılan araştırmalar ve istatistiksel veriler, bu farkın sadece eğitim düzeyiyle değil, aynı zamanda iş gücüne katılım, deneyim ve çalışma süreleri gibi birçok faktörle de ilişkilendirildiğini ortaya koyuyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Demografi İstatistikleri Daire Başkanı Metin Aytaç, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığı Araştırma Komisyonu’na yaptığı sunumda, bu cinsiyet temelli maaş eşitsizliğine dair önemli veriler paylaştı. Aytaç, yükseköğretim mezunu erkeklerin, yükseköğretim mezunu kadınlardan yüzde 17,9 oranında daha fazla gelir elde ettiğini, lise mezunu erkeklerin ise kadınlara kıyasla yüzde 20 daha fazla kazandığını belirtti. Bu veriler, Türkiye’deki iş gücü piyasasında cinsiyetler arası gelir uçurumunun eğitim seviyesine göre de katlanarak arttığını gözler önüne seriyor.
Eğitimle Yükselen Kadın İstihdamı ve Tecrübe Eksiklikleri
TÜİK’in verileri, 2014 yılında kadınların istihdam oranının yüzde 26,3, erkeklerin ise yüzde 64,6 olduğunu gösteriyor. Ancak 2023 yılı itibarıyla kadınların istihdam oranı yüzde 31,3'e yükselmişken, erkeklerin oranı sadece yüzde 65,7’ye çıkabilmiş. Bu, kadınların iş gücüne katılımının erkeklere göre daha hızlı arttığını ortaya koyuyor. Özellikle yükseköğretim mezunu kadınların iş gücüne katılım oranının yüzde 68,9’a çıkması, eğitimle kadınların iş gücüne katılımının arttığını ancak bunun yanında kadınların genellikle daha az tecrübeye sahip oldukları gerçeğini de gözler önüne seriyor.
TÜİK Başkan Yardımcısı Furkan Metin, kazanç farklarının temel nedenlerinden birinin "tecrübe" olduğunu belirterek, kadınların son yıllarda daha fazla istihdam edilmeye başlanmalarına rağmen, birçok sektörde erkeklerin daha uzun süre tecrübe kazandığını ifade etti. Metin, kadınların genellikle daha kısa sürelerle çalışma hayatında yer aldıklarını, erkeklerin ise daha uzun süre bu sektörde kalmalarının, kazanç farklarını açıklayan önemli faktörlerden biri olduğunu vurguladı.
Kadınların Çalışma Hayatında Kısa Süreli Katılımı
Aytaç, çalışma hayatında kalma süreleriyle ilgili de çarpıcı veriler sundu. 2013 yılında kadınların çalışma hayatında kalma süresi 16,7 yılken, 2023 yılında bu süre 20,2 yıla çıkmış durumda. Ancak erkekler, kadınlara göre daha uzun süre çalışıyor ve kadınların iş gücüne katılımı genellikle evlilik, çocuk sahibi olma gibi sebeplerle daha kısa kalıyor. Bu etkenler, kadınların iş gücünde kalma sürelerinin erkeklerden daha düşük olmasının sebepleri arasında sayılabilir.
Kadın Profesör Oranı Artıyor, Ancak Farklılıklar Devam Ediyor
Kadınların eğitim alanındaki yükselişi, özellikle akademik alanda da kendini gösteriyor. TÜİK verilerine göre, kadın profesör oranı 2000'li yılların başında yüzde 24,8 iken, 2023 itibarıyla bu oran yüzde 34,6’ya çıkmış durumda. Kadınların akademik kariyerlerinde elde ettikleri bu ilerleme, eğitimde cinsiyet eşitsizliğinin zamanla azalmasına işaret etse de, profesyonel hayatta hala ciddi eşitsizlikler devam ediyor.
Kadınların eğitime katılım oranları artsa da, erkeklerin iş gücünde daha uzun süre kalarak deneyim kazanmaları ve kadınların çalışma hayatına kısa süreli katılımları, maaş ve kazanç farklarını derinleştiriyor. Kadınların iş gücüne katılım oranı arttıkça bu uçurumun nasıl daha adil bir şekilde ortadan kaldırılabileceği, toplumsal cinsiyet eşitliği açısından önemli bir soru olarak karşımıza çıkıyor.
